Nafakanın Artırılması Ve Azaltılması (İndirilmesi) Davası
28 Eylül 2021
-
NAFAKA NEDİR?
Türk Dil Kurumu’na göre, nafaka kelimesi “Birinin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselere, mahkeme kararıyla bağlanan aylık.” olarak tanımlanmıştır. Türk Medeni Kanunda 4 çeşit nafaka düzenlenmiştir:
1. Tedbir Nafakası: Boşanma davası açılmadan önce veya açıldıktan sonra eşin veya ergin olmayan çocukların geçinmesini sağlamak üzere hükmedilen nafaka türüdür. Dava süresince koşullar değişirse taraflardan birinin talep etmesi durumunda mahkemece miktarı değiştirilebilir. Boşanma davasında hükmedilen tedbir nafakası, boşanma davasında verilen karar kesinleşene kadar devam eder.
2. İştirak Nafakası: Boşanma davası sonuçlandıktan sonra çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş aleyhine çocuğun giderlerine katılmasını sağlamak üzere hükmedilen nafakadır. TMK madde 182/2 uyarınca “Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır.” İştirak nafakası kural olarak çocuğun 18 yaşını doldurması, evlenmesi ya da TMK m.12 göre mahkeme kararı ile ergin kılınması sureti ile son bulur (TMK m.328/1). Ancak çocuk ergin olmasına rağmen eğitim hayatına devam ediyorsa eğitim hayatı sonuna kadar iştirak nafakası ödenmeye devam edilir (TMK m.182/2).
3. Yoksulluk Nafakası: Evliliğin boşanma kararı ile bitmesi nedeniyle yoksulluğa düşecek eş lehine, diğer eş aleyhine hükmedilen nafakadır. TMK 175. madde uyarınca “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun yerleşmiş içtihatlarında; yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul olarak kabul edilmesi gerektiğini değerlendirmiştir. “Ayrıca madde metninden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Ancak yoksulluk nafakası, boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacına yönelik olduğu içindir ki, boşanmış olan yoksul tarafa verilecek olan yoksulluk nafakası, hiçbir surette diğer tarafa yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmayacaktır. Şayet böyle olsaydı, sadece boşanmada kusuru olan eşten istenebilmesi gerekirdi. Oysaki maddede açıkça belirtildiği gibi, kusursuz eş dahi yoksulluk nafakası ödemekle yükümlüdür. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır” (Akıntürk, T./Ateş, D.: Aile Hukuku, C.2, İstanbul 2019, s. 302 ). Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir.
4. Yardım Nafakası: Yardım nafakası boşanma davası veya evlilik ile bir ilişkisi olmayan ayrı bir nafaka türüdür. Bir kimsenin, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan altsoy ve üstsoyu ile kardeşlerine ödediği nafaka çeşididir. Bu yazıda bu nafaka türüne değinilmeyecektir.
-
NAFAKANIN ARTIRILMASI DAVASI
TMK 176/4. madde uyarınca “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.” Nafaka miktarının artırılması mümkün olup belirli durumlarda mahkeme kararı ile artırılabilir. Örneğin, nafaka alacaklısının ekonomik durumunun bozulması, ihtiyaçlarının artması, paranın alım gücünün düşmesi neticesinde nafakanın ihtiyaçlara yetmeyecek duruma gelmesi, nafaka borçlusunun ekonomik durumunun daha iyi hale gelmesi veya iştirak nafakası söz konusu olduğunda müşterek çocukların giderlerinin çoğalması gibi durumlarda mahkeme kararıyla nafaka miktarının artırılması mümkündür.
-
NAFAKA MİKTARININ AZALTILMASI (İNDİRİLMESİ) DAVASI
Yine TMK madde 176/4 uyarınca nafaka yükümlüsünün ekonomisinin olumsuz yönde değişmesi ve maddi güç oranının değişmesi sonucu nafakanın indirilmesi talep edilebilir, ancak bu ekonomik durumundaki olumsuz değişimin geçici değil kalıcı olması gerekmektedir. Örneğin, nafaka yükümlüsünün maaşının düşmesi, emekli olması, bir başkası ile yeniden evlenmesi veya çocuk sahibi olması gibi durumlar gibi gelirinin azaldığının somut şekilde ortaya koyulduğu durumlarda nafakanın azaltılması mahkeme kararıyla sağlanabilmektedir. “…Bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davalının elde ettiği gelirin kendisini yoksulluktan kurtaracak düzeyde olduğu, davacının nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunmadığı anlaşılmakla, davalı hakkında hükmedilen yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir…” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/3-1283 K. 2019/1149 T. 7.11.2019)
-
NAFAKA NE ZAMAN ORTADAN KALKAR?
Türk Medeni Kanunu, belirli şartların varlığı halinde, nafaka borçlusuna nafakanın iptaline ilişkin dava açma hakkı tanımaktadır. Nafakanın kaldırılması için belirli şartların varlığı gerekir. Örneğin nafaka ödenen eski eşin bir başkası ile birlikte yaşıyor olması nafakanın iptali için geçerli bir sebeptir. Aynı şekilde nafaka alacaklısı eş, yeni bir iş edinmiş ve artık düzenli bir gelir sahibi olmuşsa bu durumda da nafakanın iptal edilmesi mümkün olacaktır. Yani bu ve benzeri gibi nafaka alacaklısının yaşam standartlarının yükseldiğini gösteren sebepler, somut deliller ile birlikte ortaya koyulduğunda nafakanın iptal edilmesi mümkündür.
-
SONUÇ
Nafaka belirli durumlarda azaltılıp artırılabilir. Nafaka artırma/azaltma davası açılması için bir hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Yukarıda açıklanan şartların oluştuğu her halde nafaka artırma/azaltma davası açılabilir. Nafaka artırım davasının herhangi bir süreye bağlanmadığı Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 01.06.2016 T. 2016/4481E. - 2016/8685K. sayılı kararında da kesinleşmiştir. Nafakaya ilişkin davalar HMK’nın 103. maddesi uyarınca adli tatilde de görülmektedir. Dolayısıyla adli tatilde de davanın açılması ve yürütülmesi mümkündür. Nafaka yargılaması basit yargılama usulüne tabidir. Nafakaya ilişkin kararlar, hükmün kurulduğu anda icraya konulabilir ve bu kararlara karşı icranın geri bırakılması kararı (Tehir-i İcra Kararı) verilemez.
Yazan: Av. Arya Özcan